Ülkemizde yaşanan bir trajedi, 5 gündür kayıp olan bir çocuğun cesedinin sulama kanalında bulunmasıyla derin bir üzüntüye yol açtı. Olay, kent merkezinin dışında bulunan bir tarım alanında meydana geldi. Ailenin 5 yaşındaki evladı, arkadaşlarıyla oyun oynarken gözlerden kaybolmuştu. Bu duruma tanıklık edenlerin hemen ardından başlatılan arama çalışmaları, bütün çevre halkını seferber etti.
Olayın duyulmasından sonra, derhal güvenlik güçleri, AFAD ve gönüllüler arama çalışmalarına katılmak üzere harekete geçti. Yakın çevrede bulunan tüm sulama kanalları ve tarım arazileri tek tek taranırken, iş makineleri ve sular altında kalan alanlar titizlikle kontrol edildi. Aile ise evlatlarını aramak için umutla bekledi. Çocuklarının kaybolduğu gün, vatandaşlar sosyal medyada bir dayanışma kampanyası başlattı. Hashtag’ler aracılığıyla insanların çocuklarını koruma ve güvenli ortam sağlamaya yönelik farkındalık oluşturma çabaları dikkat çekti.
Çocuğun cesedinin bulunduğu yerin sulama kanalı olması, acaba nasıl bir önlem alınması gerektiğini ve benzer olayların önüne geçebilmek için nelerin yapılması gerektiğini sorgulattı. Yetkililer, sulama kanallarının çevresinde güvenlik önlemlerinin artırılması ve çocukların bu alanlarda daha güvende olabilmesi için yönlendirme levhalarının her yere yerleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Olay, madde bağımlılığı veya sosyal yapıdaki etmenlerin gözden geçirilmesi gerekliliğini gündeme getirdi.
Arama sonuçlarının karamsar bir hale dönmesi ve çocuk cesedinin bulunması, aile ve toplum için tarifsiz bir acıya yol açtı. Aile, bu süreçte kendilerine destek olan komşularına ve dostlarına teşekkür etti, ancak asıl acılarının hiç geçmeyeceğini belirtti. Meseleye dair yetkililerden bir açıklama geldi. Bakanlık, sulama kanallarının güvenliği konusunda daha sıkı denetimlerin yapılacağını ve çocukların güvenliği için gereken tedbirlerin alınacağına dair söz verdi. Ancak, toplumun yaşı büyük bir üzüntü içerisindeyken, kaybolan bir canın ardından akan gözyaşları ve hayal kırıklığı da göz ardı edilemeyecek kadar büyük. Bu olay, herkesi derinden etkiledi ve ülke genelinde çocuk güvenliği ile ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Son olarak, bu tür üzücü olayların bir daha yaşanmaması için eğitim, farkındalık ve korunma gibi konularda çalışmalar yapılması zorunluluk arz etmektedir. Ailelerin ve bireylerin birbirine sahip çıkması gerektiğini hatırlatan bu olay, sosyal medyada pek çok kişiyi düşünmeye sevk etti. Çocukların daha güvenli ortamlar içerisinde büyümeleri için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiği artık net bir şekilde anlaşılmış durumda.
Kaybolan çocukların sayısının giderek artması, toplumu derinden kaygılandırırken, yaşanan bu kayıpların yeniden önüne geçilebilmesi için kamuoyunun her kesiminden destek ve ilgi bekleniyor. Yağmurdan sonra selin getirdiği kayıpların ardında, bizlerin iyi birer birey olarak üzerimize düşen sorumluluklar olduğu gerçeği ile her birimize dokunan bir ders verildi.
Ancak asıl mesele şu ki: Her bir çocuk, bizim geleceğimizdir. Onların güvenliği, sadece ailelerin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Çocuklarımızı korumak için daha fazla çaba göstermemiz gerektiğini unutmamalıyız.