Son günlerde gündeme gelen bedelli askerlik uygulaması, yalnızca bireysel bazda değil, aynı zamanda ekonomik ve hukuki boyutlarıyla da önemli tartışmalara yol açıyor. Bedelli askerlik yapan bireylerin kıdem tazminatı haklarının olup olmadığı meselesi, çalışma hayatında gündem maddesi haline geldi. Birkaç gün önce istinaf mahkemesinden çıkan emsal niteliğindeki karar, bu konuda netlik sağladı ve konunun önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Bedelli askerlik, belirli bir ücret karşılığında askerlik yükümlülüğünü yerine getirmeden muafiyet sağlamaktadır. Çalışanlar için böyle bir durum, askerlik süresince işten ayrılmanın veya istifa etmenin getireceği sonuçları göz önünde bulundurduğunda oldukça önemli hale gelmektedir. İşçi-işveren ilişkisinde, kıdem tazminatının tanımı ve nasıl kazanıldığı da büyük bir öneme sahiptir. Kıdem tazminatı, çalışanların işten ayrılması durumunda, işyerinde belirli bir süre hizmet vermiş olmaları durumunda aldıkları bir tazminat türüdür. Bu tazminatın alınabilmesi için, işçinin sürekli çalıştığı işyerinde belirli şartları yerine getirmesi gerekmektedir.
İstinaf mahkemesi tarafından verilen karar, bedelli askerlik nedeniyle işten ayrılanların kıdem tazminatı alabileceğini öngörmesi açısından büyük bir işaret taşıyor. Mahkeme, bedelli askerlik süresini, çalışanın işine son verme nedeni olarak değerlendirmemiş ve bu dönemdeki çalışmanın bir kesinti haline gelmediğini belirtmiştir. Dolayısıyla, bedelli askerlik yapan bireyler, yapılan istinaf kararına göre kıdem tazminatı haklarını koruyabilecekler.
Mahkemenin bu kararı, 4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde değerlendirilmiştir. Kanuna göre, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin iş akdinin sona ermiş olması gerekmektedir. Ancak bedelli askerlik süreci, bir zorunluluk olmaktan çok, bireylerin kendi talepleri doğrultusunda gerçekleştiği için, iş akdinin sona ermiş sayılmaması gerektiği mahkeme tarafından kabul edilmiştir.
Bu durum, işvereniyle olan hiçbir zaman içinde geçerli bir sözleşme ilişkisini sona erdirmeyen bir durum olarak değerlendirildiğinden, bedelli askerlik yapan bireylerin, geçmişteki çalışma sürelerine bağlı olarak kıdem tazminatı talep etme hakları da doğmaktadır. İşverenlerin bu durumu dikkate alarak, bedelli askerlik döneminde kıdem tazminatını ödemekle yükümlü oldukları belirtilmiştir.
Kararın, yalnızca bedelli askerlik yapan bireyler için değil, aynı zamanda işverenler ve işçilerin karşılıklı haklarının korunması açısından da büyük bir anlam taşıdığı vurgulanmıştır. Elde edilen bu emsal karar, ilerleyen dönemlerde benzer dava süreçlerinin seyrini de etkileyecektir. Geriye dönük olarak kıdem tazminatı alma imkânı sağlayan bu karar, işçi haklarını güçlendiren bir adım olarak önemli bir yer tutmaktadır.
Sonuç olarak, bedelli askerlik uygulaması ile birlikte gelişen hukuksal süreçler, birçok çalışan ve işveren için önemli bir gündem maddesi olmaya devam edecek. Elde edilen emsal karar ile işverenlerin kıdem tazminatı yükümlülükleri netleşirken, bedelli askerlik yapan çalışanlar için de önemli bir kazanım sağlanmıştır. Tüm çalışanların, hakları konusunda bilinçli olmaları ve yasal süreçleri takip etmeleri, bu tür durumlarda mağduriyet yaşamamalarının önüne geçecektir. Unutulmamalıdır ki, hukukun etkin bir şekilde işlediği bir ortamda bireyler, haklarını daha etkili bir biçimde arama fırsatı bulabileceklerdir.