Rusya ve Türkiye, 2023 yılında diplomatik ilişkilerinin 105. yıl dönümünü kutluyor. Bu uzun süreli ilişki, iki ülke arasındaki karmaşık tarih, kültürel etkileşimler ve jeopolitik gelişmeler ile şekillenmiştir. Son yıllarda, özellikle uluslararası arenada yaşanan değişiklikler, bu ilişkilerin nasıl bir denge içerisinde ilerlediğini gözler önüne sermektedir. Asya ve Avrupa'nın kesişim noktasında bulunan bu iki ülke, stratejik öneme sahip ve dünya politikasında belirleyici rolleri bulunmaktadır. Ancak bu ilişkilerin geçmişi ve bugünkü durumu, sadece ikili anlaşmalar ve ekonomik iş birlikleri ile sınırlı değildir. Aynı zamanda, karşılıklı çıkarlar, tarihsel bağlar ve politik stratejilerle de desteklenmektedir.
Rusya ve Türkiye’nin ilişkileri, Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır. Bu dönem, iki ülke arasında hem savaşlar hem de barış dönemleri ile doludur. Geleneksel olarak, Türk-Rus ilişkileri, kültürel etkileşim ve ticaretle başlamış, zamanla siyasi bir boyut kazanmıştır. 1920'lerde kurulan Sovyetler Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler, ideolojik farklılıklara rağmen zaman zaman dostane bir ortamda gelişmiştir. Soğuk Savaş dönemi, bu ilişkilerin şekillenmesinde belirleyici olmuş, iki ülke arasındaki bağlılık ve düşmanlıklar sıkça değişiklik göstermiştir.
Günümüzde ise Rusya ve Türkiye'nin ilişkileri, çok boyutlu bir yapı sergilemektedir. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren, iki ülke arasındaki ekonomik iş birliği hız kazanmış ve enerji projeleri ön plana çıkmıştır. Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Santrali gibi büyük projeler, iki ülkenin stratejik ortaklıklarını güçlendirmiştir. Bu ekonomik bağımlılık, sadece ticaret ve enerji alanlarıyla sınırlı değil, aynı zamanda askeri işbirlikleri ile de desteklenmektedir.
Rusya ve Türkiye’nin ortak çıkarları, yalnızca ekonomik alanda değil, aynı zamanda jeopolitik dengelerde de kendini göstermektedir. Suriye iç savaşındaki duruşları, iki ülkenin uluslararası politika üzerindeki etkilerini artırmıştır. Türkiye, Suriye’deki yönetim değişikliklerine karşı çıkarken, Rusya, mevcut rejimi destekleyen bir tutum sergilemiştir. Ancak, her iki ülke de zamanla bir araya gelerek, çeşitli müzakerelerde bulunmuş, ortak çıkarlar doğrultusunda hareket etmeyi başarmıştır.
Bu tür gelişmeler, Türkiye’nin Batılı müttefikleri ile olan ilişkilerini de etkilemiştir. NATO üyeliği ve AB ile yakınlık arayışının yanı sıra, Rusya ile olan işbirlikleri, Türk dış politikasında ikili bir denge sağlama çabasının bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Türkiye, böylece hem Batı ile ilişkilerini sürdürmekte hem de doğu cephesinde güçlü bir müttefik bulma amacında hareket etmektedir.
Öte yandan, Türkiye-Rusya ilişkileri, sadece stratejik ve ekonomik boyutlarla değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal bağlarla da zenginleşmektedir. Yıllar içerisinde artan turizm, eğitim ve öğrenci değişim programları, iki ülke halkları arasındaki anlayışı ve etkileşimi artırmaktadır. Bu yönüyle, iki ülkenin ilişkileri sadece devletler arası bir iş birliği değil, halklar arası bir etkileşim ağına dönüşmektedir.
Özetle, 105 yıl süren diplomatik ilişkiler, Rusya ve Türkiye’nin tarihsel, siyasi ve kültürel bağları ile şekillenen, karmaşık fakat dinamik bir yapıya sahip. İki ülke arasındaki denge arayışı, globalleşen dünyada giderek daha da önem kazanmaktadır. Gelecek yıllarda, bu ilişkilerin nasıl gelişeceği, hem bölgesel hem de küresel politik arenadaki unsurlara bağlı olarak şekillenecektir. İki ülke arasında devam eden müzakereler ve iş birlikleri, her iki taraf için de stratejik kazanımlar sağlamaya devam edecektir.
Önümüzdeki dönemde, Rusya-Türkiye ilişkilerinin uluslararası politika üzerindeki etkilerini daha iyi anlayabilmek için, her iki ülkenin de iç dinamiklerine ve bölgesel gelişmelere dikkatle bakmak gerekecek. Geçecek olan yıllar, bu ilişkilerin nasıl bir seyir izleyip izlemeyeceğini belirleyecek en önemli faktörlerden biri olacaktır.