Fransa'nın Strasbourg kentinde hayatlarını kaybeden 24 yaşındaki Eylül ve 22 yaşındaki Elif, yaşadıkları şehirde büyük bir üzüntü yaratarak, memleketleri Rize’de toprağa verildi. Olay, Türkiye’nin dört bir yanından insanların hem yüreklerinde hem de zihinlerinde derin izler bıraktı. Kız kardeşlerin vefatı, sadece aileleri ve yakınları değil, aynı zamanda toplumun birçok kesimini derinden etkiledi. Bu trajik olay, iki genç kadının hayatını kaybetmesiyle sonlanan bir hikaye olarak hafızalarda kalacak.
Kız kardeşlerin hayatlarını kaybetmesine neyin sebep olduğu konusunda henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak, bu trajik olay, Fransa'daki Türk toplumu içerisinde büyük bir sarsıntı yarattı. Aileleri, Eylül ve Elif’in Fransa’ya eğitim amacıyla gitmiş olduklarını belirtti. Rize'deki aile büyük bir acı içerisinde, gözyaşları içerisinde, iki güzel kızlarını sonsuzluğa uğurlamak için Rize’ye döndü. Kardeşlerin hayatlarını kaybettiği günden itibaren, Strasbourg'daki Türk toplumu, sosyal medyada, pek çok paylaşımda bulunarak bu iki genç kız için anma etkinlikleri düzenlemeye başladı.
Yaşamlarının sunduğu fırsatları ardında bırakmak zorunda kalan Eylin ve Elif, sahip oldukları neşeyi, yaşam sevincini ve umutlarını yitirmek zorunda kaldı. Hayatları boyunca, eğitimde ve sosyal hayatta gösterdikleri başarılarla anılan bu genç kadınların hüzünlü sonları pek çok kişi tarafından sorgulandı. Neden böyle oldu? Neden bu iki genç kız Fransa’da hayatlarını kaybetti? Bu sorular hâlâ yanıt bekliyor.
Kız kardeşlerin cenaze töreni, Rize'deki aile mezarlığında gerçekleştirildi. Törene, yaşadıkları zorluklarla mücadele eden ailelerinin yanı sıra, Rize valisi, belediye başkanı, milletvekilleri, yerel esnaf ve çok sayıda vatandaş katıldı. Herkes, Eylin ve Elif’in kısa ama dolu dolu yaşamlarının hatırasını yaşatmak amacıyla cenaze töreninde bir araya geldi. Tören boyunca gencin ruhlarını yaşatmak için dualar okundu, gözyaşları sel oldu.
Törende, kardeşlerin ders arkadaşları, öğretmenleri ve komşuları yaşadıkları acıyı kelimelere dökerek, bu kaybın kendileri için ne denli büyük olduğunu anlattılar. Herkes, gençlerin sevecenliği, yardımlaşma ruhu ve hayata dair umutlarını dile getirerek, birer anı paylaşmayı ihmal etmedi. Bu anılar, Eylin ve Elif'in sadece ailelerinden değil, çevresindeki herkesten nasıl bir sevgiyle karşılandığını gözler önüne serdiler.
Aile, kızlarının hayatını kaybetmesinin ardından toplumsal dayanışmanın önemine dikkat çekti. Bu tür kayıpların herkesin birer parçası olduğunu vurgulayarak, toplum bilinci oluşturmaya yönelik çağrı yaptılar. "Birbirimize daha çok destek olmalıyız. Ancak o zaman kayıplarımızın acısını en aza indirebiliriz." sözleri, birçok kişinin kalbine dokundu.
Rize’de gerçekleştirilen bu cenaze töreni, sadece bir veda değil; aynı zamanda bir hatırlatma oldu. Her anın değerli olduğunu, hayatta sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanın kıymetini bilmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Kız kardeşlerimizin hikâyesi, hayatın ne kadar kıymetli olduğunu, zamanın ne kadar değerli olduğunu unutturmamak adına bir çağrı niteliği taşıdı.
Ümit ediyoruz ki, bu tür trajediler bir daha yaşanmaz ve herkes yaşadığı hayatı sevdikleriyle dolu dolu geçirir. Eylül ve Elif’in hatırası, sevdikleri tarafından her zaman yaşatılacak ve onların kalplerdeki yeri asla unutulmayacaktır.
Kız kardeşler Rize’de hüzünle anılsa da, onların umut dolu hayalleri, sevdikleri tarafından yaşatılmaya devam edecek. Her bireyin hayatında bir umut ışığı vardır ve bu ışık, sevdiklerimizin kalplerinde daima yanmaya devam edecek. Rize, bu kayıplarının ardından daha güçlü bir topluluk olma yolunda ilerlemelidir.